Mete Gazoz ve baba Metin Gazoz soruları yanıtladı, başarıya giden yolu anlattı.

Sevincin bir anlamı var mı?

Mete:

"Şundan dolayı yapıyorum diye bir anlamı yok. Bu hareketin bir çıkış hikayesi var. 8 sene önce 2013 yılında ilk defa milli takıma girdiğim zaman -o zaman hala sporcu olan fakat şu anda teknik ekipte antrönerlerimizden bir tanesi- abi-kardeş samimiyetinde olduğumuz bir abimle beraber kamptaydık. Eğlenirken, şakalaşırken böyle bir hareket keşfettik. O anda doğaçlama olarak bulundu. ‘İlerde dünya şampiyonu olduğunda bu hareketi dünya şampiyonasında yap’ demişti. O günden sonra bu hareketi yapmak ikimizin de aklıma gelmedi. Ta ki 3 sene önce 2018’de Berlin’de yapılan dünya kupasına kadar. Berlin’de kazandıktan sonra direkt aklıma geldi ve bu hareketi yaptım. Ondan sonra benle beraber artık simgeleşen bir sevinme hareketi oldu."

 

 

Proje çocuk Mete nasıl yetişti?

Baba Metin Gazoz:

"Bu proje daha 2016 öncesi projenin başını anlatıyordum şimdi 2 kısım var. 3 yaşında yay çekmeye, 5 yaşında ok atmaya başladı. 8-9 yaşında yarışmalara katılmaya başladı. 6 yaşında müzik kulağının oturması için şan dersi aldı. 6-9 yaş arasında sır kas gruplarının gelişmesi için yüzmeye gönderdim. Çünkü her baba gibi evladımın en iyi şekilde eğitim almasını istiyorum. Belki basketbolda çok iyi olacak bir spor dalında uğraşmasını istiyordum ama tabi ki gönlüm okçuluktan yanaydı. Bakmak ile görmek arasında fark vardır. Bunu tespit edebilmesi için resim kursuna gitti. Birçok ülkede piyanonun hem sağ beyin hem sol beyinin gelişimine katkı sağladığı, vücudumuzun her iki tarafını kontrollü koordinasyonunu sağlaması için piyanonun çok önemli olduğunu öğrendim. 2 sene özel piyano dersleri aldı. Lisanslı satranç oyuncusudur. Sporda hep bir taktik vardır. 2-3 hamle sonrasını hesaplama, sporcuya karşı kendini ayarlama… Koordinasyonu gelişsin diye basketbol kurslarına gönderdim. Sahnede heyecanlanmaması için İnönü Stadında 29 Ekim’de koroda görev aldı o kadar insanın önünde şarkı söyledi. Bunlar tabi ki çocuğumuzun psikolojik ve fizyolojik gelişimine katkı sağladı.
13 yaşında Milli takıma girip takım halinde dünya ikinciliğine ulaştı. Ondan sonra Rio’dan sonra da işin ikinci projesi başladı. Türkiye okçuluk federasyonunun yaptığı bakanlığımızın ve genel müdürlüğümüzün koordinasyonuyla dünya çapında üst düzeyde ikinci proje başladı. Nedir bu? 10-12 kişilik teknik ekip kuruldu. Burada fizyoterapisti, kas bilimcisi, antrenman bilimcisi, psikolog, kas ölçümleri, kondisyon gelişimi, aldığı nefes, kandaki değerleri… İkinci proje işin bilimsel kısmıydı. Bilim üzerine oturmuş bir madalya aslında."